BAŞARI BİR AMAÇ DEĞİL,
SEÇİMDİR!

Bu seÇİME HAZIR MISINIZ?

BAŞARI BİR AMAÇ DEĞİL,
SEÇİMDİR!

Bu seÇİME HAZIR MISINIZ?

Koçluğun Tarihçesi, Anlamı ve Faydaları

Bugünkü koçluk mesleğini Sokrates 5. Y.Y. ‘da Atina’da başlatmış olabilir mi?.. *

Yunan filozofu Sokrates, Atina’nın toplanma mekânlarında gezinerek; her meslekten insana, işlerine ve fikirlerine dair sorular sormuş, kendi yaşamlarını sorgulamaları, kendilerini tanımaları için bir vesile olmak istemiştir.

Sokrates; “Kendini tanı, o zaman başkalarını ve evreni de tanıyacaksın!..” derken, insanın kendini tanıma yolunda çıkacağı yolculuğun, kendi mikro kozmosundan başlayarak, evrenin büyük sırlarının saklı olduğu makro kozmosa doğru genişleyeceğine işaret etmiştir.

Sokrates’e göre üç tip insan vardır;

  1. Tip İnsan: Bilmediğini bilmeyen insan…

Bütün kapılarını kendi eliyle kapatıp uykuya dalmıştır. Uyuyan insan hiç bir şeyi öğrenip anlayamaz, bilip tanıyamaz, ancak geçireceği bir şokla uyanabilir.

  1. Tip İnsan: Bilmediğini bilen insan…

Uykudan uyanarak eksikliğini fark eden, kararlı bir şekilde eksiklerini tamamlamaya arzulu ve uyanan insandır. Süreç içerisinde kendini geliştirip olgunlaşacaktır.

  1. Tip İnsan: Bildiğini bilen insan…

Buna uyanık ve olgun – kâmil insan da denebilir. Bu özelliklere sahip bir insan, varoluşun, hayatın anlamını sezip, arzularını ve nefsini bu anlama uygun bir şekilde yönlendirebildiği ölçüde huzuru ve mutluluğu elde edebilecektir.

Aslına bakarsanız; insan, kendi kendisinin yazarıdır…

İnsanın yapabileceği en kötü şey; kendi potansiyelini fark etmiyor olması, fark edip de kullanmaması ve kendini gerçekleştirmemesidir.

“Kendimiz için bir at sineği olabilmek”; kendimizden başlayıp yine kendimize süren yolculuğumuzun, kendimizi tanıyabilmek için önemli bir aracıdır. Kendini tanımanın sonu ise yoktur, bireyin bu yoldaki arayışı her daim sürer. Değişim, dönüşüm yaşam boyu sürdüğünden, hiçbir zaman kendimizi tam anlamıyla tanıyamayız. Sokrates’in dediği gibi; “Bir insanın kendini tanıma uğraşı, ömür boyu devam eder.”

Sokrates’in öğretisi “Kendini bil!..” derken kişinin gözlerini ve vicdanını içe doğru bakışla bir yolculuğa çıkarmak ister. Sokrates, “Kendilerini Bil”meleri için insanların önce kendi hayatlarını incelemelerini tavsiye eder. Kendi ile objektif hesaplaşmak budur. Sokrates: “Üzerinde kafa yorulmamış yaşam; yaşamaya değer değildir.” der.

Yaşam yolculuğumuzda kendimiz olabilmeyi seçmek ve yolumuzu kendimiz çizebilmek, önemlidir.

Bilinçli, farkında, ne yaptığını, niye yaptığını bilen “Gerçek İnsan”; sürekli öğrenen, değişen, yenilenen ve gelişen bir varlıktır. Onun kendini tanıma serüveni çok meşakkatli ancak bir o kadar da keyifli ve heyecan verici bir serüvendir.

Günümüzde gencinden yaşlısına tüm bireyler yaşam döngüsü içerisinde belirsiz ve karmaşık bir koşuşturma içerisindeler. Bu koşuşturma içerisinde kendilerine zaman ayırmadıkları gibi; kendilerine iyi gelebilecek, gelişimlerine destek olabilecek farkındalıklara sahip olabilmek için düşünmeye çoğunlukla zaman bile bulamamaktan şikayetçiler…

Her geçen gün ülkemizde daha sık duyulmaya başlanan koçluk kavramı kişinin performansını artırmayı amaçlayan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

ICF (International Coaching Federeration-Uluslararası Koçluk Federasyonu) tarafından koçluk; günümüzün belirsiz ve karmaşık ortamlarında özellikle önemli olan, kişisel ve mesleki potansiyeli en üst düzeye çıkarmak için ilham veren, düşünmeye teşvik eden ve yaratıcı bir süreçte müşteri (danışan) ile ortaklık ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. (*Sokrates de buna benzer yapmamış mıydı?..)

Koçluk yoluyla, kişilerin bireysel hayatlarında elde ettikleri farkındalıklar, iyileşmeler ve bu doğrultudaki kazanımları; özel, sosyal ve iş hayatındaki başarılarını ve verimliliklerini de artıracaktır.

Kurumlarla çalışan koçlar; iş, yönetim, davranış ve liderliğin her yönüne hitap ederek organizasyonlara ve çalışanlara büyük değerler katabilir. Koçluk çalışmaları; performans geliştirme ve üretkenliği artırarak çalışanlarda ve takımlarda mevcut kapasitenin ortaya çıkarılarak kullanılmasını sağlamaktadır. Organizasyonlarda çalışan gelişimi açısından uzun vadeli öğrenme ve davranış değişikliği ortaya çıkarır.

Çalışanlara sorular sorulduğunda fikirlerine değer verildiğini ve olaylara dahil edildiklerini hissederler ve performansları artar.